Alzheimer nedir?
Alzheimer, ileri yaş gurubunda bulunan bireylerde ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmaz üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan geri dönüşümsüz, ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Temel olarak beynin bazı bölümlerinin tahribata uğraması sonucu kendini gösteren Alzheimer’ın en sık karşılaşılan belirtileri hafıza kaybı, günlük yaşam aktiviteleri ile başa çıkabilme yeteneğinde azalma, düşük algı seviyeleri, duygusal tepkilerin kontrolünde azalma ve bozulmadır.
Aslında Alzheimer demans tiplerinden birisidir. Demans ise tek bir hastalık tanımlaması olmayıp, zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile ilgili birçok hastalığa verilen genel bir isimdir. Halk arasında “Bunama” olarak da adlandırılan demans, faklı hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Alzheimer hastalığı, en fazla rastlanan demans tipidir. İkinci en çok rastlanan demans tipi ise, beyin damarlarının tıkanmasına bağlı olarak gelişen vasküler demanstır.
Hastalık ilk olarak Alman psikiyatrist ve nöropatolog Alois Alzheimer tarafından 1906 yılında tanımlanmıştır. 1901 yılında Frankfurt Akıl Hastanesi'nde yatan Auguste Deter adındaki bir hastayı inceleme başlayan Dr. Alois Alzheimer, 51 yaşındaki hastanın kısa süreli hafıza kaybı da dahil olmak üzere tuhaf davranışsal semptomlar gösterdiğini gözlemledi. 1906 yılında ölen Auguste Deter’in beynini inceleyen Dr. Alois Alzheimer o zamanlar “presenile dementia” olarak adlandırdığı hastalığın patolojisini ve klinik semptomlarını 3 Kasım 1906 tarihinde sunmuştur.
Alzheimer belirtileri nelerdir?
Alzheimer hastalığının temel olarak ilk belirtisi hafıza kaybı ya da unutkanlıktır. Son günlerde yapılan konuşmalar ve yaşanan olayların unutulması gibi küçük çaplı hafıza bozuklukları ile başlayan belirtiler hastalık ilerledikçe kötüleşir ve diğer semptomlar ortaya çıkmaya başlar.
Başlangıç dönemi belirtileri;
Kişileri, nesneleri, adresleri, sayıları ve tarihleri hatırlamakta zorlanma
Yakın zamanda meydana gelen olayları unutma
Konuşma ve dil becerilerinde zayıflama
Sosyal ilişkilerde zayıflama
Depresyon ve kaygı durumları
Kafa karışıklığı ve sürekli aynı olaylardan bahsetme
Orta dönem belirtileri;
Halüsinasyon görme
Konuşma güçlüğü çekme
Aile ve yakın çevreden şüphe duyma
Okuma ve yazma esnasında zorlanma
Saldırgan ve saplantılı tutum sergileme
Zaman algısında karışıklık
İleri dönem belirtileri;
Konuşmakta zorlanma ve konuşma kaybı
Yeme güçlüğü ve kilo kaybı
Ev içindeki odaları bulamama
Yakın ve uzak geçmişi hatırlayamama
İdrar kaçırma
Yardımsız hareket edememe
Alzheimer kimlerde görülür ve neden meydana gelir?
Alzheimer sıklıkla 60’lı yaşlardan itibaren görülmeye başlar ve yaşlanmayla birlikte görülme oranı artar. 65 yaşın üzerindeki her 10-20 kişiden birinde, 85 yaşın üzerinde ise neredeyse her iki kişiden birinde ortaya çıkmaktadır. Alzheimer hastalığı, kadınlarda daha sık görülür. Kadınlar erkeklere oranla ortalama 10 yıl daha fazla yaşarlar ve bu 60’lı yaşlardan sonra ortaya çıkan bir farktır. Tam olarak doğrulanamasa da hastalığın kadınlarda daha sık rastlanmasının sebebi bu olabilir.
Son araştırmalara göre dünya çapında yaklaşık 50 milyon insanda Alzheimer hastalığı görülmektedir ve her sene bu sayı 1 milyon civarında artmaktadır. Türkiye’de ise henüz bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte 600 bin kadar vatandaşımızın Alzheimer hastası olduğu tahmin edilmektedir.
Alzheimer hastalığı bulaşıcı ya da genetik bir hastalık değildir. Ancak Alzheimer genetik bir hastalık olmasa da genetik olma riski taşıyan bir hastalıktır. Erken başlangıçlı bir kaç grup dışında Alzheimer hastaları genetik hasta örneklerine uymazlar fakat genetik risk başka faktörlerle birleştiğinde belirgin hale gelir.
Alzheimer’ın genetiğiyle ilgili yapılan araştırmalarda, hastalığın 1, 14, 19 ve 21 numaralı kromozomlar üzerindeki genlerle ilişkili olabileceği saptanmıştır. Eğer bir kişiye hem annesinden hem de babasından APOE2 geni geçiyorsa bu kişi Alzheimer hastalığına karşı çok korunmalı olarak kabul edilir. Buna zıt olarak kişiye hem anneden hem de babadan APOE4 geni geçiyorsa hastalığa genetik olarak yatkınlık söz konusudur. Ancak APOE tiplemesi tuttuğu halde Alzheimer hastalığı gelişmeyen kişilerin olması, kesin genetik etki konusunda şüphe uyandırmaktadır.
Geçmişten günümüze yapılan bilimsel çalışmalara rağmen Alzheimer hastalığının kesin nedeni henüz belli değildir. Ancak hastalığın ortaya çıkışında risk faktörü olarak değerlendirilen ve hastalığın gelişiminde rol oynayabileceği düşünülen olası sebepler vardır. Bu sebepleri aşağıdaki gibi listeleyebiliriz;
İlerleyen yaş
Down sendromu
Hareketsizlik ve yetersiz fiziksel aktivite
Sigara kullanımı veya pasif içicilik
Tedavi edilmemiş depresyon ve travmalar
Genetik yatkınlık
Yetersin ve sağlıksız beslenme & obezite
Hipertansiyon ve yüksek kolesterol
Tip 2 diyabet hastalığı
Alzheimer hastalığı ve CBD yağı
Yüzyıldan önce bir sürede tanımlanmış olmasına rağmen Alzheimer hastalığının bilinen kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Anlama, kavrama ve davranışsal yeteneklerin artırılmasına yönelik uygulanan ilaç tedavileri ise, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı ve kusma gibi yan etkiler göstererek zaten zor olan süreci hem hasta hem de bakıcı aileler için zorlaştırmaktadır.
CBD ve Alzheimer araşındaki ilişkiye gelmeden önce insan vücudunda bulunan ve karmaşık bir hücre sinyalizasyon ağı olan Endokanabinoid sisteme kısaca bir göz atalım. Vücudumuz tarafından üretilen endokanabinoidler ve endokanabinoid reseptörleri organlarda, bağ dokularında, bezlerde, kaslarda, kemiklerde ve beynimizde bulunur. Endokanabinoidler, kelimenin tam anlamıyla beden ve zihin arasında bir köprüdür.
Bu karmaşık yapının iki önemli parçası CB1 ve CB2 reseptörleridir. CB1 reseptörleri, hafıza fonksiyonlarından ve öğrenme yeteneğimizden sorumlu hipokampus da dahil olmak üzere beynin her bölümünde bulunur. CB2 reseptörleri ise, vücudumuzun diğer bölümleri de dahil olmak üzere beynimizde “migroglia” adı verilen belirli bağışıklık hücrelerinden yaşarlar. Tükettiğimiz CBD ürünleri tarafından gönderilen sinyallere yanıt veren endokanabinoid sistem hafızadan büyük ölçüde sorumludur ve hipokampus vücudun Alzheimer hastalığı tarafından tahrip edilen ilk büyük kısmıdır.
Daha fazla bilgi için “Endokanabinoid sistem hakkında bilmeniz gereken her şey” makalemizi okuyabilirsiniz.
2017 yılında, Alzheimer hastalığını tedavi etmek için CBD kullanımına odaklanan bir çalışmada, CBD’nin sinir sistemindeki bozuklukları etkili bir şekilde tedavi etme yeteneğine sahip olduğu tespit edilmiştir. CBD’nin etkinliği, kanabinoidlerin sinir hücrelerini hasarlara ve daha fazla bozulmalara karşı koruma yeteneğine ek olarak, antioksidan özelliklerinin bir sonucu olarak gelmektedir. Araştırmada ayrıca, CBD yağının bir Alzheimer hastasının genel sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini önemli ölçüde azaltabileceği ve bilişsel yeteneği geliştirdiğine dair bulgular yer almaktadır. Bu araştırmaya göre CBD, ölümcül hastalığın tedavisinde ve ilerlemesini yavaşlatmada bir anahtar olabilir.
Yine 2017 yılında Almanya’da bulunan Bonn Üniversitesi’nde görevli bilim adamları ve İsrail Kudüs İbrani Üniversitesi bünyesinde çalışan meslektaşları tarafından yapılan çalışmada, medikal kenevirin Alzheimer tarafından hızlandırılan beynin yaşlanma sürecini tersine çevirmek için nasıl işlev gördüğü ortaya konmuştur. Araştırmada, uzun süreli ve düşük doz medikal kenevir etken maddesi ile tedavi edilen yaşlı farelerin bellek performansının 2 aylık farelerin durumuna gerilediği tespit edilmiştir. Bu çalışmaya göre, CBD ve THC başta olmak üzere tam spektrum medikal kenevir demansı tersine çevirebilir.
2018 yılında yayınlanan bir çalışmada Alman bilim adamları, CBD’nin yanı sıra kenevirdeki ana psikoaktif madde olan THC’nin farklı hafıza testlerinde Alzheimer semptomları gösteren farelerin yeteneklerini geliştirdiğini buldular. 6 hafta boyunca sentetik bir THC formu verilen farelerin hafızaları test edildiğinde, Alzheimer'sız farelerin hafızalarıyla neredeyse benzer sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca farelerde nöron kaybı tespit edilmemiş ve atipik beta-amiloid plaklarında yüzde 20'lik bir azalma gözlemlenmiştir.
2021 yılında yayınlanan bir çalışmada ise araştırmacılar, CBD'nin beyindeki kimyayı değiştirerek bilişsel gerilemeyi engellemeye ve Alzheimer semptomlarını hafifletmeye yardımcı gerçek bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koydular. Interleukin 33 (IL-33) beyinde bulunan ve Alzheimer'ın önemli belirtilerinden olan beta-amiloid birikimi ile bağlantılı bir proteindir. TREM-2 geni tarafından kodlanan TREM-2 proteini de nörodejeneratif hastalıkla bağlantılıdır.
Fareler üzerinden yapılan çalışmada araştırmacılar, iki hafta boyunca her gün farelerin midelerine enjeksiyon yoluyla yüksek dozda CBD verdiler. Sonuç olarak, CBD'nin IL-33 seviyelerini normalleştirdiği, proteinin bağışıklık tepkisini düzenleyebileceği, iltihabı azaltabileceği ve bağışıklık sistemini homeostaza geri döndürebileceği bulgularını tespit ettiler. Çalışmada ayrıca, Alzheimer ile bağlantılı olan düşük seviyeli TREM-2 geninin CBD ile iyileştirildiği ve CBD tedavisinden sonra farelerin IL-33 seviyelerinin yedi kat ve TREM-2'nin on kat arttığı bulunmuştur.
Sonuç olarak…
CBD’nin demans ve Alzheimer üzerindeki spesifik etkileri hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, CBD ve diğer kanabinoidlerin bu acımasız ve ölümcül hastalık için aranan tedavi yöntemi olarak ciddi bir potansiyele sahip olabileceğinin kanıtları vardır. Ayrıca Alzheimer’ın çok yaygın etkilerinden olan zihinsel bulanıklığı hafifletmek için CBD yağı kullanan ve demans semptomlarını büyük ölçüde azaltan dünya çapında binlerce insan mevcuttur. Umarız yakın gelecekte potansiyel olarak zararlı ilaçlar yerlerini CBD ve diğer kanabinoidler gibi doğal bileşenlere bırakır.
Sağlıklı günler dileriz